İYİ YÜREKLİ KRALİÇE İLE KÜPE ÇİÇEĞİ

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde; bir varmış, bir yokmuş. ne varmış, ne yokmuş onu saymayı başka bir masala bırakalım da, “çok çok eskiden bir ülke varmış” diye başlayalım bu masalımızı anlatmaya.

Sözünü ettiğim bu ülkeyi sağduyu sahibi, iyi yürekli, güzel mi güzel bir kraliçe yönetirmiş. Büyüğünden küçüğüne değin herkes severmiş kraliçeyi: “Bizim kraliçemizin üstüne yoktur. Hem iyi yürekli, hem de güzel. Bir de kulakları ufak olsaydı, ondan güzeli yok denebilirdi” derlermiş. . Gerçekten de kraliçenin o güzel yüzüne hiç mi hiç yakışmayan iki koca kulağı varmış. Hani “kepçe kulak” derler ya, onun gibi işte. Aslında bunun pek önemi de yokmuş. Öyle ya, ne olur kepçe kulaklı olursa?! Ama siz gelin de bunu kraliçeye anlatın . Kulaklarının büyük olmasından üzüm üzüm üzülür. Hatta gizli gizli ağlarmış bile. Bu sıkıntısını yalnızca bahçevan bilirmiş. Çünkü iyi yürekli kraliçe, başkalarını üzmemek için üzüntüsünü gizler; yalnız bahçede, çiçeklerin arasında tek başına kalınca ağlarmış. Bahçevan da o yüzden bilirmiş zaten kraliçenin kocaman kulaklarından dolayı tasalandığını. Sevgili kraliçesi üzülür, tasalanır da bahçevan sevinir mi? Sevinmez elbet. Kraliçenin sıkıntısı, bahçevanın da sıkıntısı olmuş. Bir gün “tamam” demiş kendi kendine, “Kraliçenin kulaklarını güzel gösterecek bir çiçek yetiştireceğim. Kıraliçe her gün bu çiçekleri kulağına takacak ve kepçe kulaklarını değil, güzel çiçekleri görecek. ” Bu düşünceyle bahçevancık çalışmaya başlamış. Aradan ne kadar geçmiş bilmem, bahçenin bir köşesinde, şimdi annelerimizin taktığı küpeler gibi sallantılı kırmızı, mor, beyaz pembe çiçekler açmış. Bu çiçeklerin biçimi küpeye benziyormuş. O yüzden de bahçevan bu renk renk güzel çiçeklere küpe çiçeği adını vermiş. Sonra da dört tane koparıp kıraliçeye götürmüş. “Sevgili kraliçem. Yeni bir çiçek yetiştirdim. Adı küpe çiçeği. Eğer izin verirseniz, bu küpe çiçeklerini kendi elimle başınıza takayım” demiş. Sonra da bütün dikkatini kullanarak bembeyaz küpe çiçeklerini, kraliçenin, kulaklarına asmış. Kıraliçe kendisine baksın diye de aynayı unutmuş. Ah orada olacaktınız da, kraliçenin sevincini görecektiniz. Nasıl sevinmesin? Gerçekten de küpe çiçekleri o kepçe kulaklarını kapamamış mı? Kulakları çirkin olmaz şöyle dursun, bembeyaz çiçeklerle güzel bile durmuyor mu?

Bahçevan o günden sonra, her gün bir başka renk küpe çiçeği götürmüş Kraliçesine. . Onu mutlu gördüğü için de, o da mutlu olmuş mu?