İYİ YÜREKLİ YILBAŞI ÇİÇEKLERİ

Çok çok eskiden minicik bir evde bitkileri çok seven bir aile yaşıyormuş. Evde her tür çiçek varmış. Günlerden bir gün, bu çiçeklerin yanına evin sahibi bir yenisini getirip koymuş. Yeni gelenin upuzun bir boyu kocaman kocaman yaprakları varmış. Çiçekler o yüzden daha gelir gelmez onu alaya almışlar. “Çiçek değil düpedüz ağaçcık bu” demişler. Yeni gelen çiçek bu sözlere çok üzülmüş tabii. Evet, biraz boylu posluymuş ama ne çıkarmış bundan? Çiçeklerin alayı bütün bir yaz boyunca sürmüş. Zavallı yeni gelen bitkide bu alaylar çiçek açma isteğini bile yok etmiş gitmiş. Derken havalar soğumuş. Çiçeklerin tümü kış uykusuna yatmış. Ama uzun boylu bitki öyle üzgün ve mutsuzmuş ki, gözüne uyku girmiyormuş.

Günlerden bir gün evin küçük kızı elinde bir kafesle görünmüş. İçinde minicik sapsarı bir kuş varmış. Uzun boylu bitki, “Kanarya” demiş. “Zavallı ne kadar da üzgün”. Gerçekten de kafesin içindeki kanarya dokunsalar ağlayacak durumdaymış. Öyle acıklı acıklı şarkılar söylüyormuş ki, uzun boylu bitkinin neredeyse yaprakları sararacakmış. Ama hemen kendini toplamış. “Buraya yeni geldi. Ona yalnızlık çektirmemeliyim” demiş kendi kendine. Sanki onun üzüntüsünü anlamamış gibi neşeli bir sesle kanaryaya seslenmiş. Bütün gün öyküler, fıkralar anlatmış. Ne yalan söylemeli kanarya onun tatlı tatlı anlattığı şeylere öyle dalmış ki, zamanın nasıl geçtiğini bile unutmuş. Bir kaç gün sonra da uzun boylu bitkiyle o da neşeli kahkahalar atmaya başlamış bile. Bir gün uzun boylu çiçek evin kızının “Yarın yılbaşı. Öğretmenime bir şey götürmek istiyorum. Hiç olmazsa bir çiçek. Ama ne param var, ne de bu kış gününde bir çiçek bulabilirim” diye ağladığını duymuş. Küçük kızı kanarya da, uzun boylu çiçek de çok severmiş. Çünkü ikisine de o bakıyormuş. O yüzden onun içli içli ağlaması iki dostta ne konuşma isteği bırakmış ne gülme. Kanarya, “Acaba ben bir işe yaramaz mıyım? Beni götürsene öğretmenine” diye cıvıldamış. Uzun boylu çiçek, “Olmaz öyle şey. Sen gidersen ben burada yalnız ne yaparım sonra. Hem duymadın mı bir buket çiçek herşeyi çözümlüyor. Bu iş de bana düşüyor demektir” demiş. Kanarya bu sözlere çok şaşmış tabii. “Kışın ortasında olduğunu unutuyorsun galiba. Nasıl çiçek açarsın” diye şakımış. Ama uzun boylu çiçek, “Sevgi ve istek herşeyi çözümler kanaryacığım. Biz çiçeklerimizi sevgiyle besleriz. Yazın arkadaşlarım benimle alay etti. Hiçbiri sevmedi beni. O yüzden de çiçeklerim açmadı” demiş.

Ertesi gün odaya giden minik kız sevinçle, minik ellerini çırpmış. “Ne güzel kırmızı çiçekler. Öğretmenim çok sevecek bu çiçekleri. Yılbaşında bundan güzel armağan olmaz” diye bağırmış. Sonra da senin adın YILBAŞI ÇİÇEĞİ olsun ve ne olursun her yılbaşında açmayı unutma. Sonra ben sevdiklerime ne armağan veririm” deyip, uzun boylu çiçeğe bir öpücük kondurmuş. O gün bu gündür, çocukları sevindirmek için uzun boylu, iyi yürekli yılbaşı çiçekleri, hep yılbaşı günü açarmış. Masalımız böyle diyor, doğruyu araştırmak da size kalıyor çocuklar.