KAR KUNDURALI TAVŞAN

Şimdi sizlere Lepus tavşanının masalını anlatacağım çocuklar. Bu tavşanın bir adı kar kunduralı tavşanmış. Ne yalan söyleyeyim ninem bana bu masalı anlatana kadar böyle bir tavşan olduğunu ben de bilmiyordum. Ninem kitaplardan bu beyaz patikli tavşanın resmini gösterdi de iyice inandım artık bu tavşanın varlığına.

Ninemin dediğine göre, bundan yıllarca önce ormanların birinde “pofuduk” adında bir tavşancık yaşarmış. Pofuduk tavşan öyle iyi yürekli, öyle yardım severmiş ki, bütün orman halkı onu çok severmiş. Birisi mi hastalandı? Pofuduk hemen koşar onu iyileştirecek otlar bulur gelirmiş. Bir yavru kuş yuvadan mı düştü? Pofuduk tavşan, hemen maymunlara koşar, “Çabuk biriniz gelin, sığırcık hanımın yavrularından biri yuvadan düşmüş. Hemen onu yerine koymazsak başına bir iş gelebilir” der, maymunu önüne katıp, yavru kuşun yanına götürürmüş. Kısacası pofuduk tavşan, herkesin yardımına koşar, bundan da büyük bir sevinç duyarmış. Ama kış gelip de ortalık karla örtüldü mü, pofuduk tavşanın ağzını bıçaklar açmazmış. Çünkü, kar, yürümesini engeller, buzda kayar, üstelik zamanında hiçbir yere yetişemezmiş. Ama pofuduk tavvşanın asıl derdi ne buzda kaymak, ne de kara batmakmış. Kahverengi tüylerinden dolayı bembeyaz karın üstünde, tilkisi de kurdu da hemen onu görüveriyormuş. Zavallı pofuduk tavşan kaç kez ölümle burun buruna gelmişmiş bu yüzden. Günlerden bir gün, yine kar diz boyunu geçmişmiş. Ağaçkakan telaşlı telaşlı pofuduğun yanına koşmuş. “Aman pofuduk sen de nane kurusu vardır. Kazmadişin karnı fena halde ağrıyor. Eğer ona nane kurusu götürmezsen zavallı sancıdan ölecek” demiş. Bu haberi alır da pofuduk tavşan durur mu hiç. . . Hemen çıkmış yola. Bata çıka yol alırken, bir de ne görsün? Tilki peşinde değil mi? Zavallı pofuduğun yüreciği küt küt atmaya başlamış. “Ne yapacağım ben şimdi. Ah ne olurdu tüylerim beyaz olsaydı da, karda tilki beni görmeseydi” diye ağlamaya başlamış. İşte ne olduysa o an olmuş. Doğa ana, bu iyi yürekli tavşancığın tüylerin bembeyaz yapıvermiş. Tabii tilki de bembeyaz karlardan onu ayırt edemediği için yanından koşmuş gitmiş. Bir yandan da, “Nerede bu pofuduk tavşan. . Şimdi buradaydı” diye söyleniyormuş. Tilki oradan uzaklaşınca, pofuduk yine yola koyulmuş. Ama artık eskisi gibi kara batmıyormuş. Çünkü ayaklarının altında da bembeyaz tüyler çıkmışmış. Onu bu haliyle gören ve hele hele olayı dinleyen öteki hayvanlar, “Doğa ana, senin iyiliğine karşı bir armağan olarak vermiş olmalı bunu sana. Artık bundan böyle adın KAR KUNDURALI TAVŞAN olsun” demişler.

İşte o gün, bu gündür, kar kunduralı tavşanların yazın tüyleri kahverengi, kışın da kar gibi beyazmış çocuklar.