KAZMA DİŞ

Çok çok eskiden, yeryüzündeki ormanlardan bir ormanda, bir sincap yaşarmış. Sevimliliğine sevimliymiş, güzelliğine güzelmiş ya kazmadiş sincap, birazcık tembelmiş. Daha doğrusu keyfine düşkünmüş. Diyelim canı uyumak istese, bütün işini gücünü bir yana bırakır, hiç bir şeyi düşünmeden yatar uyurmuş. Top patlasa da uyanmazmış. Büyükleri istedikleri kadar, “Kuzum kazmadiş sincap şu işini bitirip yatsan olmaz mı?!” desinler o bildiğini okur, “Aman canım, yarın yaparım. Şimdi uykum var benim” der çıkarmış işin içinden. İnsanların yanında uzun zaman kalmış olan bilge papağanın sözleri bile etkilemezmiş onu. “Biliyorum, biliyorum papağan dede yine ‘Bugünün işini yarına bırakma’ diyeceksin. Ama bunca yıldır bugünün işini yarına bıraktım da ne oldu?!” deyip yatar uyurmuş. Papağan dede kazmadişin bu sözlerine çok kızar, öfkesinden tüyleri diken diken olurmuş.

Yine günlerden bir gün, kazmadiş sincap ormanda dolaşmaya yiyecek birşeyler aramaya başlamış. Kış yaklaştığı için biraz telaşlıymış. Çünkü ambarı hala boşmuş. Bugün yarın derken bir türlü kışlık ceviz toplayamamış. Halbuki öteki sincaplar çoktan ambarlarını doldurmuşlarmış. Bu yüzden de ağaçlarda ceviz bulmak altın bulmak kadar zormuş. Kazmadiş sincap, “Daha ileri gitmeliyim. Burada tek bir ceviz kalmamış” demiş ve söylene söylene yoluna devam etmiş. Papağan dede gizli gizli onu izliyormuş. Kazmadiş cevizle dolu bir ceviz ağacının dibinde durunca, o da yanındaki ağacın dalları arasına konuvermiş. “Bakalım bizimki bu fırsatı değerlendirebilecek mi?” Yoksa yine “Biraz uyuyayım” deyip işini yarına bırakacak mı?” diye mırıldanmış. Kazmadiş ceviz ağacını şöyle bir süzdükten sonra, “Bu cevizler beni iki kış bile geçindirir. Off! . . Amma yorulmuşum. Geceyi burada geçirir, yarın sabah taşırım cevizleri. Şimdi dünyaa ceviz filan toplayamam” demiş, kıvrılıp uykuya yatmış.

Papağan dede onun bu halini görünce, “Olur şey değil ! Son şansı bu cevizler. Biri gelip bunları toplaıp gitse bütün kış ne yapar? Ama bunu bile düşünmüyor” diye öfkeyle homurdanmış. Sonra da hemen maymun dostlarına koşmuş. “Sizden bir ricam var. Şu cevizlerin hepsini sessizce toplar mısınız? Ama dikkat edin kazmadiş sincap uyanmasın. Ona bir ders vermek istiyorum” demiş. Maymunlar hiç papağan dedeyi kırarlar mı? Kırmazlar elbet. Herbiri bir yandan tırmanmışlar ceviz ağacına. Bir iki saat içinde de ne kadar ceviz varsa, toplamışlar. Papağan dedenin gösterdiği yere saklamışlar.

Derken sabah olmuş, gün ışımış. Bizim kazmadiş de uyanmış. Uyanmasıyla da ağaçtan bir tane bile ceviz kalmadığını görmesi bir olmuş tabii. Eh artık siz düşünün kazmadiş sincabın halini. Ağlamış, dövünmüş; sonra da süklüm-püklüm yuvasına dönmüş. Papağan dede de oracıkta bekliyormuş. Kazmadiş onu görünce, “Haklıymışsın papağan dede. Bugünün işini yarına bırakmamalıymışım. Bu gerçeği geç de olsa anladım. Bu kışı sağ salim atlatırsam bir daha işlerimi hep zamanında yapacağım” demiş, olanları bir bir anlatmış. İyi yürekli papağan dede, onun bu halini görünce, dayanamayıp, “Mademki pişmansın kazmadiş, sana benim cevizlerimden veririm” deyip maymunların topladığı cevizlerin yanına götürmüş. Gerçekten de kazmadiş sincap, bu olaydan sonra bütün işleri günü gününe yapmış. Herkese de “Bugünün işini yarına bırakmamalı” demeyi unutmamış.