AY KIZLA KIZ KUŞU

Bir zamanlar ülkelerin birinde kara kaşlı, kara gözlü, güzel mi güzel, sevimli mi sevimli bir kız yaşarmış. Anası, babası, yakınları hep “ay kız” diye çağırırmış onu. AY KIZ, ay parçası kadar güzelmiş çünkü. Hele yüreği yüzünden de güzel, pırıl pırıl, iyilik doluymuş. Hani “yedi düvelle barışık” derler ya, işte bu söz sanki AY KIZ için söylenmişmiş.

Günlerden bir gün Ay kız her günkü gibi üç koyununu önüne katıp çayırlığa gelmiş. Koyunlar otlarken o da azığını çıkarıp, ekmekle peynirini

yemeye başlamış. Birden yanı başında, “cik cik” diye bir ses duymuş. Bir de bakmış ki, ne görsün? Sırtı koyu yeşil, boynu ve göğsü kar gibi beyaz,

kuyruğu kırmızı tüylerle örtülü şipşirin bir kuş kendisine bakmıyor mu? Daha doğrusu kuşun gözü Ay kızın elindeki ekmekteymiş çocuklar. Ay kız da

farketmiş bunu. “Anlaşılan karnın aç güzel kuş. Al bakalım ekmeğimden birazını ye” demiş. Güzel kuş, Ay kızın ufalayıp önüne attığı ekmekleri

bir solukta yemiş. Sonra da “Daha verecek misin?” der gibi Ay kıza bakmış, ona biraz daha yaklaşmış.

O günden sonra güzel kuş, Ay kızın ekmeğine ortak olmuş. Ay kızın geldiğini görür görmez hemen ona doğru uçuyor, omuzuna konuyormuş. Hatta

onunla eve kadar gittiği bile oluyormuş. Ay kızın annesiyle babası, bir süre sonra güzel kuşa KIZ KUŞU adını takmışlar. Hani bu adı takmakta da

yerden göğe kadar hakları varmış. Kızları biraz gecikse, KIZ KUŞU hemen onun penceresine konuyor, “Aşkolsun sana, niye geciktin bugün, gözlerim

yollarda kaldı” der gibi, acıklı, öfkeli bir ezgi tutturuyormuş. Günlerden bir gün, kız kuşu Ay kızn yolunu beklemiş, beklemiş ama ne gelen varmış ne

giden. Sonunda sabrı tükenip, Ay kızın evine doğru kanat çırpmaya başlamış. Az mı uçmuç, uz mu uçmuş bilmem, ama sonunda Ay kızın penceresine ulaşmış.

Bir de ne görsün? Ay kız bembeyaz yatağında, bembeyaz bir yüzle yatmıyor mu? Minicik yüreği pıtır pıtır atmaya başlamış. Ötüşü öyle tasalı, öyle iç

paralayıcıymış ki, Ay kızın annesi hemen pencereyi açıp, “Gel kız kuşu. Gel Ay kızın kuşu. Gel de bak Ay kız ne kadar hasta. Sanırım dün zehirli

bir mantar yemiş” demiş. Kız kuşu sanki bütün sözleri anlamış gibi “cik cik cik” diye ötüyor. Ay kızın yatağının üstünde uçuyormuş. Ay kızın

annesi bir ara dışarı çıkmış. Tekrar içeri geldiğinde bir de bakmış ki kız kuşu pencereye gagasıyla “çat çat” diye vuruyor. “Herhalde gitmek

istiyor” demiş kendi kendine, pencereyi açmış. Kız kuşu hızla ormana doğru uçmaya başlamış.

Aradan bir saat mi geçmiş, iki saat mi, orasını bilmiyorum, ama çocuklar, kız kuşu yine gelmiş. Ay kızın annesi iki gözü iki çeşme,

yine pencereyi açmış ona. Kız kuşu hemen masanın üstüne konmuş ve ağzındaki tohumları, bitki saplarını oraya bırakmış. Sonra da

Ay kızın annesinin omuzuna konup “cikir cikir” bir şeyler anlatmaya çalışmış. Ay kızın annesi öyle çaresiz ve üzgünmüş ki sormayın.

Ama yine de kız kuşunun sevgili Ay kız için bu tohumları ve bitki saplarını getirdiğini anlamış. Hemen onları kaynatıp, Ay kıza içirmiş.

Kız kuşu, Ay kız gözlerini açana kadar oradan ayrılmamış. Bir süre sonra Ay kız, “Anneciğim. Aaa sevgili kuşum sen de mi buradasın?”

diye konuşunca, Kız kuşu ne yapacağını şaşırmış. Oradan oraya uçup durmuş. Kendisiyle ekmeğini paylaşan Ay kızın iyileşmesi onu öyle mutlu

etmiş ki sormayın. Bir kaç gün sonra Ay kız tamamen iyileşmiş. Annesine bir daha

bilmediği bitkileri yememeye söz verip, yine çayırın yolunu tutmuş. Avucunun içinde de sıkı sıkı bir şey tutuyormuş. Kız kuşu, Ay kızın

eskisi gibi sağlıklı görünce cıvıl cıvıl cıvıldamış, yine omuzuna konmuş. Ay kız onu avucuna alıp, başını okşamış. “Sevgili kuşum,

iyileşeyim diye bana tohumlar, bitki sapları getirdiğin için sana çok teşekkür ederim. Bak avucumda ne var. Saçımdan biraz kestim.

Bunu senin başına takacağım. Armağanımı kabul eder misin?” demiş. Sonra da kız kuşunun başına saçından kestiği siyah bir tutamı koymuş.

Eğer bir gün çayırlıkta sırtı koyu yeşil, boynu ve göğsü beyaz, kuyruğu kırmızı, tüylü, başında da bir tutam siyah tepelik bulunan

bir kuş görürseniz bilin ki bu Ay kızın sevgili kız kuşunun çocuklarından biridir çocuklar.