ANLAYAN BERİ GELSİN

Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol, televizyondaki her konuşmasında, gazete röportaj ve beyanatlarında, fikir hürriyetinin baş savunucusu gibmi görünüyor. Kendisine iletilen her yeni sorun karşısında dehşete düşüyor, “Olamaz böyle şey, hemen bu konunun üstüne gideceğim” diyor. Sonuç? Eski tas, eski hamam. Geçenlerde Bakanla yapılmış yeni bir röportaj okudum. Akyol, okuyanın içini sızlatan şu sözleri söylemiş özetle. “Fikir hürriyetini zedeleyen her şeyin karşısındayım”. Sayın Akyol’un fikrine katılmamak olası mı? Ama röportajı yapan gazeteci acaba neden Akyol’a 15 hatta 12 yaşındaki çocukların düşüncelerinden dolayı öğretmen ve okul müdürlerince ihbar edildiklerini sormamış? Ya da belli bir ideolojiye bağlı öğretmenlerin ödüllendirilmelerinin ve ihbarcı öğretmenlerin çoğalmalarının nedenini sormamış? Bilmiyorum. Ama benim gibi binlerce insan, bu sorunun yanıtını almak isterdi sanırım.

Sayın Akyol, bakın başka ne diyor : “Okullara gazeteler serbestçe girmelidir. Bunlar geride kalmalıdır.” İnsan kulaklarına inanamıyor. Profesör Tanilli’nin kitaplarının okunmasının yasak olan okullarımıza ancak sayın Bakan’ın fetva vereceği gazeteler girebilir sanırım. Yoksa, müdürlerimiz, bilmem kaçıncı M.Ç. Olayını yaşatır öğrencilere.

12 Eylül döneminde Milli Eğitim Bakanlığıyla ilgili iç hizmetler yönetmeliği yayınlanmıştı. Meraklılar hatırlayacaklardır bunu. Bu yönetmelik Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) İç Hizmet Yönetmeliği’nden alınarak hazırlanmıştı. Bu konuyla ilgili bir soruyu Bakan Akyol, sanki kendi Bakanlığındaki bir yönetmelikten değil de, başka bir ülkedeki bir olaydan söz ediliyormuş gibi, şaşkın, ayıplayıcı bir tavırla bakın nasıl yanıt veriyor : “Hiç Milli Eğitim Bakanlığı’nda Silahlı Kuvvetler İç Hizmetler Yönetmeliği uygulanır mı? Milli Eğitim Bakanlığı, silahlı mı? Böyle şey olmaz. Eğer varsa, kesinlikle yürürlükten kaldırırım.”

Sayın Bakan, Bakanlığınızın ilk aylarında size söylenen her şeye aynı dehşet ve şaşkınlıkla karşı çıktınız. “Eğer öyleyse hemen düzeltirim” dediniz. Hala da diyorsunuz. Artık söz döneminiz bitmeli, eylem döneminiz başlamalı. Bilirsiniz eyleme dönüşmeyen sözler yatsıya kadar yanan mum kadard inandırıcı olabilir. Atasözlerine de kulak verin biraz. Ne der atalarımız : “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.”