BALTA BALIĞI

Bir zamanlar, ülkelerin birinde, altın gibi pırıl pırıl kumuyla, masmavi suyuyla, güzel mi güzel, bir koy varmış. Koyun çevresi, yemyeşil ormanla çevrili olduğu için daha da güzel görünüyormuş. O yüzden de yalnız balıklar değil, bütün canlılar, koya gitmeye, onu seyretmeye doyamıyorlarmış. Gerçekten de göl, özellikle balıklar için bir cennetmiş. Hemen hemen her tür balık varmış. Hepsi de böylesine güzel bir koyda yaşamaktan dolayı çok mutluymuş. Hepsi derken yassı balığı unuttum yine. Evet, yalnızca yassı balık mutsuzmuş. Çünkü garip bir şekli varmış. Kendi bile balığa benzetemiyormuş kendini bir türlü. Evet suda yaşıyormuş, kuyruğu da varmış ama, şekli hiç de onlara benzemiyormuş. Bu yüzden de zavallı yassı balık kendisini yapayalnız, çirkin mi çirkin, işe yaramaz buluyormuş. Hele hele bir gün balıkçılardan biri onu yakalayıp, “Amma da garip bir balık. . Tıpkı baltaya benziyor” deyip yeniden suya atınca herkesin eğlencesi olmuş. O günden sonra bütün balıklar, ona, “balta balığı” demeye başlamışlar. Zavallı balta balığı artık kimselerin yüzüne bakamıyor, ancak hava kararınca, kayalıklardan başını uzatabiliyormuş. Hemen hemen her gece de üzüntüsünden iki gözü iki çeşme ağlıyormuş.

Gecelerden bir gece, yine böyle ağlaşırken bir ateş böceği, sesini duymuş. Ama ışığı az geldiğinden ağlayanın kim olduğunu görememiş. Bir iki dolandıktan sonra gidip öteki ateş böceklerini de toplayıp, yine deniz kenarına dönmüş. Bir sürü ateş böceğinin ışığından sular aydınlanmış. Balta balığının gözleri kamaşmış. Ateş böceği, “Niye ağlıyorsun balık kardeş, bir derdin mi var?” diye sorunca, arkadaşsızlıktan, yalnızlıktan bunalmış olan balta balığı bir solukta, iki gözü iki çeşme ağlayarak durumunu anlatmış. Ateş böcekleri bir balta balığına, bir birbirlerine bakmışlar. Sonra da “Hiç de çirkin değilsin. . Gerçekten de şeklin baltaya benziyor. Ama bundan dolayı sevinmelisin. Balta, insanların dostudur. Baltayla bir çok şeyi keserler. Sen de istesen balta gibi bir vuruşta düşmanlarını yokedebilirsin” demişler. Balta balığı bu sözler karşısında şaşkın şaşkın bakakalmış. Çünkü aklına bunlar hiç mi hiç gelmemişmiş. ” Haklısınız. Ben balta gibi olursam, koyun ve koydaki balıkların koruyucusu olabilirim” diye sevinçle yüzgeçlerini çarpmışlar. Ateş böcekleri onun bu sevincini görünce, yeniden bağırışmışlar: “Sana nasıl ışık verdiğimiz de öğretiriz. Bütün vücudunu bizim fenerlerimizle süsleyebilirsin. Gece ışıl ışıl olan bir balığa artık kimse çirkin diyemez. ” Balta balığı, sevincinden ne yapacağını, ateş böceklerine nasıl teşekkür edeceğini bilemiyormuş artık. O gece de, ondan sonraki gecelerde de hiç durmadan çalışmış balta balığı. Bütün vücudunu ateş böcekleri gibi ışıklandırmış. Sonra da arkadaşlarının yanına koşmuş. “Bundan böyle büyük balıklardan korkmak yok. Ben sizi koruyacağım” demiş. Önce balıklar bu sözlere pek inanmak istememişler. Ama bir kaç kez onun sayesinde ölümden kurtulunca, balta balığından yaptıkları için özür dilemişler. “Evet, o kadar güzel değilsin. Ama yararlı olanın güzel olduğunu biliyoruz. Sen olmasaydın şimdi yokolup gitmiştik” demişler. Bu olay, gerçekten de olmuş mu bilmem. Ama bildiğim bir şey varsa, o da balta balıklarının gerçekten de baltaya benzemesi ve gece de tıpkı ateş böcekleri gibi ışık saçmaları çocuklar.