SAKLA SAMANI GELİR ZAMANI

Bir zamanlar bir ülkenin bir köyünde bir çiftçi yaşarmış. Bütün yaz çalışır, tarlasını eker, güzün de buşdaylarının bir kısmını satar, bir kısmını da, kışın kendileri için saklarmış. Buğdayın saplarını da hayvanları kışın yesin diye ahırın bir köşesine yışarmış.

Yıllardan bir yıl, ekin öylesine bol olmuşki sormayın gitsin. Ambarlar dolup dolup taşmış. Tabii o yıl saman da çokmuş. Çiftçi, “Buşdayın bol olması iyi de, samanın fazlası kötü. Ne yapayım bunca samanı ben şimdi?! Hayvanlar bu kadar samanı dünyada yiyemez” diye söylendikçe söylenmiş. Akça dede, onun bu halini görünce, “Saman çok diye tasalanana da ilk kez rastlıyorum. Koy ahırın bir köşesine, sakla samanını. Bakarsın bir zaman gelir gerekli olur. Bol bol yesin hayvancıklar kışın” demiş. Ama çiftçi inatçının biriymiş. Hani “Nuh der, Peygamber demez” derler ya, işte o cinstenmiş sizin anlayacaşınız. O yüzden de ters ters bakmış Akça dedeye. “Seninki de laf mı şimdi dede?! Bilirsin bizim buralarda kış kısa sürer. Bilemedin iki ay saman yer hayvanlar. Sonra yemyeşil otlar çıkıverir. Ben fazla samanı yakacağım. Boşu boşuna yer tutmasın” diye direnince, Akça dede, inatçı çiftçiye öşüt vermenin yararsızlışını anlayıp, yürümüş gitmiş.

Derken kış geliş çatmış. Lapa lapa kar yaşmaya , bütün doşayı bembeyaz bir örtü kaplamaya başlamış. Ama çiftçinin keyfi yerindeymiş. Ambarı buğdayla, ahırı da samanla dolu olduşu için soşuk rüzgarlar hiç durmadan yaşan kar onu ilgilendirmiyormuş. “Şunun şurasında bir aylık hükmün var karakış. Yaşdır yaşdırabildişin kadar karını. Estir estirebildiğin kadar rüzgarını” diye sıcacık odasında kestane pişiriyormuş. Ama karakış bir aydan sonra aynı hızla devam edince, çiftçide şafak atmış. “Bu yıl kış uzadıkça uzadı. Buğday var, var ya, hayvanların samanı ha bitti ha bitecek. Ne yapsam bilmem ki?!” demeye başlamış. Kar dinmemiş, rüzgar hızını birazcık bile azaltmamış. Tabii bizim inatçı çiftçi süklüm püklüm Akça dedenin kapısına dayanmış. “Aman dede bana yardım et. Saman kalmadı. Hayvanlar açlıktan kırılıyor” demiş. Akça dede, adamın aşlamaklı durumuna bakıp, kaşlarını çatmış. “Ben sana, şu samanları yakma koy ahırın bir kenarına dedişimde, benimle alay etmiştin. Saklasaydın samanın zamanı gelince kullanırdın. Sana acıdığım için değil, hayvanlara acıdığım için saman vereceğim. Ama bundan böyle aklında olsun. Sakla samanı, gelir zamanı” demiş. Sonra da samanları çiftçiye vermiş.

Bu olaydan sonra çiftçi saman çok da olsa hiç bir zaman yakmamış atmamış. Yalnızca saman konusunda mı? Hayır aldışı bu dersi her konuda kulaşına küpe yapmış. Kendinin bir zamanlar düştüşü hatayı yinelemeye kalkanlara da bu öyküyü anlatmış. sözünü de hep SAKLA SAMANI GELİR ZAMANI diye başlamış.