MAKASLI BÖCEK

Bir zamanlar şirin bir çiftlik evinin yakınında bir böcek yaşıyormuş. Başının iki yanında koca kıskaçları, siyah kabuklu giysisiyle, doğrusu hiç içaçıcı bir görünüşü yokmuş bu böceğin. Böcekçik de bunu bilir, arkadaşlarının alaylarına, küçük görmelerine hiç sesini çıkarmadan katlanırmış.

Ama bir gün öyle sözler söylemişler, öyle aşağılamışlar ki, zavallı böcek iki gözü iki çeşme doğup büyüdüğü ormanı bırakıp, yola düşmüş. Sonra da demin sözünü ettiğimi o şirin çiftlik evinin yakınına yerleşmiş. Önceleri burada çok yalnız hissediyormuş kendini. Ama sonraları yeni yeni dostlar edinmeye başlamış. Bir gün boyuna göre kocaman bir saman çöpünü taşımaya çalışan bir karıncaya rastlamış. zavallı karınca koca saman çöpünü taşırken öyle zorluk çekiyormuş ki, böcek dayanamamış, izin verirsen, ben bu saman çöpünü yuvana kadar taşıyabilirim karınca kardeş” demiş. Sonra da kıskaçlarından biriyle çöpü alıp karıncanın yuvasına kadar ötürmüş. Yol boyunca da karıncayla tatlı talı konuşmuşlar. Karınca böceğe durup durup teşekkür ediyor, “Sen olmasaydın bu sıcakta dünyada çöpü akşama kadar yuvama taşıyamazdım” diyormuş. Bunca yıldır, kimseden güzel bir söz işitmemiş olan böcek o gece yuvasında sevinçten uyuyamamış. Ertesi gün de bir sürü saman çöpünü kıskaçları arasına alıp karıncaların yuvasının önüne bırakmış. Artık karıncaların gözbebeğiymiş böcek. karıncalar ona, “Sevgili dostumuz” diyorlarmış; “sevgili makaslı böceğimiz”. . Makaslı böceğin dostu yalnız karıncalar değilmiş. Kuşlar da çok seviyorlarmış onu. Çünkü makaslı böcek başının iki yanındaki kıskaçlarla otları kesiyor, bu yumuşacık otları, kuşların rahatça yuvalarına götürmelerini sağlıyormuş. Bir gün de, kıskaçlarıyla örümcek ağını kesip de, örümcek ağına düşmüş bir arının hayatını kurtarmış. Onun yeniden arkadaşlarının yanına dönmesini sağlamış. Böylece böceğin dostları arasına onlar da katılmış. Hepsi de, “Şu makaslı böcek ne iyi ne cana yakın bir böcek” diyorlarmış da başka bir şey demiyorlarmış. Makaslı böcek onca sevginin, dostluğun karşısında çirkinliğini bile unutmuş bir süre sonra. .

Ama günlerden bir gün ormandaki eski arkadaşlarından biriyle karşılaşınca, bütün neşesi yine uçup gitmiş. Bu ormanın en şık böceklerinden biriymiş. Yemyeşil giysisinin üstündeki kırmızı beneklerle herkesin hayran kaldığı bu böcek, makaslı böceği görünce basmış kahkahayı: “Ne o kara makaslı çirkin böcek artık burada mı yaşıyorsun? Doğrusu kendin için iyi bir yer seçmişsin. O çirkin yüzünü görüp kimse rahatsız olmaz burada” demiş. Zavallı makaslı böcek ne desin şimdi? Öylece kala kalmış. Ama işte tam bu sırada bir karınca, “Günaydın sevgili makas böceği, bugün hiç görünmedin biz de merak ettik” diye çıkagelmiş. Ardından da çayır kuşu gagasında bir papatyayla görünmüş, “Günaydın makas böceği. Baksana ne getirdim? İnşallah papatyayı seversin” deyip papatyayı onun önüne koymuş.

Bütün bunlar olurken, ışk böcek ne yapıyormuş dersiniz? Ne yepacak ağzı şaşkınlıktan bir karış açık olanları seyrediyormuş tabii. Bir ara, “Böyle çirkin bir böceği nasıl seçebiliyorsunuz?” diyecek olmuş. Ama onun bu sözlerini duyan arı öfkeyle öyle bir vızıldamış ki hemen susuvermiş. Arı, “Çirkin mi? Bizim sevgili makaslı böceğimiz mi çirkin? O böceklerin en güzelidir. Öyle iyi yürekli, yardım sever bir böcek biz ilk kez görüyoruz. Yararlı olan güzeldir anlaşıldı mı?” diye vız vız vızlarken yakışıklı böcek biraz korkudan, ama daha çok utancından oradan sessizce kaçıp gitmiş.