ZEBRA İLE ZEBRA KELEBEĞİ

Bir zamanlar minicik, sevimli mi sevimli bir zebra yavrusu varmış. Beyazlı siyahlı giysisi, fıldır fıldır bakan gözleriyle bütün ormanın sevgilisiymiş. Yavru zebra günboyu oradan oraya koşar, her şeyi, her bitkiyi, her hayvanı tanımak istermiş.

Bir gün, yine böyle güle oynaya dolaşırken bir ağacın üstüne tırmanan 30-40 tane tırtıl görmüş. Tırtıllar ikişer sıra halinde düzgün aralıklarla ilerliyorlarmış. Ama yavru zebranın gözlerini kocaman kocaman açmasının nedeni bu değilmiş. Tırtılların giysisi, tıpkı kendisininki gibi siyah beyaz çizgiliymiş. Yavru zebra burnunu iyice yaklaştırıp tırtılları bir süre şaşkın şaşkın incelemiş. Sonra da dayanamayıp, “Hey tırtıl kardeşler adınız ne sizin? . . Sakın akraba filan olmayalım. Baksanıza sizin de benim de giysimiz siyah beyaz çizgili” diye sormuş. Tırtıllar yürüyüş düzenini bozmadan kırmanmaya devam etmişler. Yalnız başkanları olduğu anlaşılan tırtıl, zebraya yanıt vermiş. “Gerçekten görünüş olarak birbirimize benziyoruz zebra kardeş. Hele kelebek olunca daha da çok benzeyeceğiz” deyince yavru zebra daha da şaşırmış. “Yani siz tırtıl değil de, kelebek misiniz?” diye bağırmış. Tırtıl gülmüş onun bu haline, “Şu anda tırtılız. Ama bir kaç gün sonra kelebek olacağız. O zaman bize zebra kelebeği diyecek herkes” demiş. Zebra kelebeği. . Yavru zebra bu adı daha önce hiç duymamışmış. Birdenbire adının bir kelebek tarafından kullanılmasına fena halde öfkelenmiş. “Zebra kelebeği ha. . Size zebra adını kullanma hakkını kim verdi kuzum? Zebralar koskoca,güçlü yaratıklardır. Sizin gibi değillerdir. Üstelik onlar hiç kimseden korkmazlar”. Küçük zebra daha sayıp dökecekmiş. Ama tırtıl, “Zebraların güçlü olduğunu sanmıyorum” deyince duralamış. Tırtıl, “Biz zebra kelebekleri aslında uygarlıkta sizleri geride bıraktık. Toplu olarak yaşayan tek kelebek topluluğu biziz. Çünkü çıkardığımız kokuyu ağaca sindirdiğimiz için yuvamızı kolay buluruz. Ormanın neresinde olursak olalım, hava kararınca bu koku yoluyla ağacımıza döneriz. Oysa sizler öyle misiniz ya?! Sonra düşmanımızla teke tek savaşmayız. Bir saldırıya uğrarsak pis koku fışkırtır saldırganı kaçırırız. Nasıl zebra kardeş, size göre epey uygarız değil mi?” deyince yavru zebranın aklı iyice karışmış. Hiç bir söz söylemeden oradan ayrılmış. Ama ertesi gün, daha ertesi gün hep o ağacın yanına gitmiş. Ve bir gün bir de bakmış ki ne görsün? Ağacın üstü siyah beyaz çizgili kanatlı bir sürü kelebekle dolu değil mi? Görünüşleri öylesine güzelmiş ki, yavru zebra kendini tutamayıp, “Ne kadar güzelsiniz” diye bağırmış. Ama aynı anda korkudan iliklerine kadar titremiş. Bir kelebek kuşu hızla zebra kelebeklerine saldırıya girişmişmiş çünkü. Zebracık “Dikkat. . Kelebek kuşu sizi yiyecek. Uçun kaçın” diye bağırmış bu kez de. Ama o ne? Güzel kelebekler sanki duymamış gibi oldukları yerde durmuyorlar mı? Zebracık olanları görmemek için gözlerini kapamış. Neden sonra gözlerini yavaş yavaş istemeye istemeye açmış. Hayret! ! Kelebekler hala ağacın üstünde duruyorlarmış. Kelebek kuşu da arkasına bile bakmadan kaçıyormuş. Yavru zebranın şaşkın şaşkın baktığını gören, zebra kelebekleri kahkahayı basmışlar. ” Biz sana tırtılken söylemiştik ya zebracık. . Kelebek kuşuna hep birden kötü kokulu bir sıvı fışkırttık. Zavallı neye uğradığını anlayamadı tabii. Kurtuluşu kaçmakta buldu” demişler. Yavru zebra, zebra kelebekleriyle bir süre daha konuştuktan sonra, hızla annesiyle babasının yanına koşmuş. “Anneciğim” demiş soluk soluğa “Bundan sonra bütün zebralar bir arada sürüler halinde yaşayalım. O zaman düşmanlarımıza daha kolay karşı dururuz”. Sonra da küçümsediği, güçsüz bulduğu zebra kelebeklerinin, kuşu nasıl birlikte kaçırdıklarını anlatmış.

O günden sonra zebralar, yavru zebranın çağrısına uyarak sürüler halinde yaşamışlar, düşmanlarına hep birlikte karşı koydukları için de, öyle korku içinde yaşamamışlar çocuklar.